KANSER PROSTAT DIŞINA İLERLEDİYSE NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tedavi ile kanserin büyümesi geçici olarak yavaşlatılabilir ve tümör küçülebilir, hastalığa bağlı belirtiler azalır ve yaşam süresi uzar. 1) Hormon tedavisi: Prostat kanserlerinin çoğu, hormona bağımlı olarak büyümektedir ve prostat dışına yayılan kanserlerde tedavinin amacı, kansere hormon ulaşımının engellenmesidir. Hastaların %75'inde bu yöntem seçilir. Hormon tedavisi, bu tedaviye direnç gelişmesi beklenen 1-3 yıl içinde %80 oranında etkilidir. Hormon tedavisi libidoyu azaltır, erektil disfonksiyon gelişir, memede hafif büyüme olur, kaslarda ve kemiklerde erime gelişir ve pahalıdır. 3 tip hormon tedavisi vardır. a) Testosteron üretimini azaltan ilaçlar: Testislerde testosteron yapımını uyaran LH adlı hormonun salınımını azaltan LHRH agonistleri (leuprolid ve goserelin) 3 ayda 1 defa enjeksiyon yolu ile uygulanır. b) Hormonları kullanma yeteneğini azaltan ilaçlar (Antiandrojenler): Kanser hücrelerine girmek için testosteron ile yarışırlar ve sonuçta testosteron hücre içine giremez. Günde 1-3 defa alınan Flutamid, Bicalutamid, Nilutamid bu amaçla kullanılan ilaçlardır. Tam bir androjen blokajı için LHRH ilaçları ile birlikte kullanılırlar. 2) Cerrahi tedavi: İki taraflı testislerin çıkarılması (orşiektomi) operasyonu uygulanır. Böylece vücuttaki testosteronun ana kaynağı çıkarılmış olur. Hasta, hormon tedavisini tolere edemiyorsa İlaçları düzenli olarak kullanamıyorsa Hızlı etki istenen durumlarda cerrahi yöntem seçilir. Cerrahi tedavi, hormon tedavisine göre daha ucuzdur ve yan etkisi daha azdır. Kanser hücreleri orşiektomi sonrası testosteron yokluğuna da alışabilir ve kanser 1-3 yıl içinde tekrar büyümeye başlar. Orşiektominin Yan Etkileri Nelerdir? Libido azalması, erektil disfonksiyon, sıcak basması, kemik erimesi 3) Kemoterapi Birçok kanser çeşidi için ilk tedavi seçeneği olan kemoterapinin prostat kanserine etkisi çok azdır. Hormon tedavisine dirençli ve orşiektomi istemeyen hastalarda kullanılabilir. Ağrıların dinmesine yardım eder. Düşük olasılıkla kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatır. Yan etkileri fazladır.
PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİNİN YAN ETKİLERİ
İdrar kaçırma: Prostat kanseri tedavisi ile idrarı mesanede tutan büzük kasları ve sinirlerin hasar görmesine bağlı olarak hastaların %10'unda görülür. Egzersiz, öksürme ve gülme ile hastalar idrar kaçırır. İdrar kaçırma tedavisi nasıl yapılır? a) Davranış tedavisi: Ameliyattan sonra erken dönemde alt bezi kullanmak gerekebilir. İdrar ihtiyacı oluşmadan belli aralıklarla tuvalete gitmek, işeme ihtiyacını artıran besinlerden (alkol, kafein) uzaklaşmak Gülme, hapşırma öncesi bacak bacak üstüne atmak faydalı olabilir. b) Egzersiz:
Kegel egzersizi olarak bilinen yöntem, en etkili yöntemlerdendir. 12 hafta içinde farkedilir gelişme gözlenir. Nasıl yapılır? Makattaki büzüğü kasın Eş zamanlı olarak penis altındaki kası kasın 5 saniye kadar kasılı tutun Gevşeyip 1 dk. dinlenin 8 kez yapın c) İlaçlar: Hiyosinamin, oksibutinin ve tolterodin, urge inkontinansta karın kaslarını gevşeterek ve mesane kasılmalarını engelleyerek etkili olurlar. Günde 2-4 defa kullanılır. Ağız kuruluğu, bulanık görme ve kabızlık görülebilir. Psödoefedrin, sfinkter (büzük) tonusunu (gerginliğini) artırarak stres inkontinansta etkili olabilir. Yan etki olarak çarpıntıya neden olabilir. d) Cerrahi yöntemler: Diğer yöntemlerle başarı sağlanamıyorsa cerrahi tedaviler denenir 1) Hacim sağlayıcı ajanlar: Sistoskop ile idrar yolundan girilir ve idrar yolunun başlangıç noktasına madde enjekte edilir. %30 tam, %50 kısmen fayda sağlar 2) Artifisyel sfinkter (yapay büzük) takılması: Uzun süreli ciddi idrar kaçırmada en etkili seçenektir. Şişirilebilir yapay büzük, idrar yolu etrafına yerleştirilir. Ameliyattan 6 hafta sonra kullanılabilir. 9 yıldan fazla bir süre ile %95 başarısı vardır. Erektil disfonksiyon (sertleşme problemi) Prostat kanseri tedavisi sırasında sinirlerin hasar görmesi veya erkeklik hormonlarının azalması ile gelişir.
PROSTAT HASTALIĞI ÖNLENEBİLİR Mİ?
Prostat hastalığına yakalanmamayı garanti eden bir formül bulunmamaktadır. Bununla birlikte hastalığa yakalanma riskini azaltmak ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için, beslenmeye dikkat etmek, fiziksel aktivite ve düzenli doktor kontrolü gereklidir. Kanserden koruyucu besinler: Domates: Domatesin yapısında, ona kırmızı rengini de veren Lycopene adlı bir kimyasal madde bulunmaktadır. Lycopenin, hücreleri serbest radikallerin ve zararlı toksik moleküllerin etkilerinden koruyabilecek potansiyel bir antioksidan olduğu düşünülmektedir. 48.000 erkek üzerinde yapılan 5 yıl süreli bir çalışmada haftada 10 öğün domates içeren ürünler tüketen erkeklerde prostat kanseri riskinin en düşük seviyede olduğu bulunmuştur. Bu erkeklerdeki riskin haftada 2 ya da daha az öğün domates tüketen erkeklerdeki riskin üçte biri olduğu hesaplanmıştır Soya: Soyanın temel bir besin olarak tüketildiği Asya'da prostat ve meme kanserlerini de içeren bazı kanser türlerine daha az rastlanmadır. Kanserin kontrolündeki etkisine ek olarak soya, BPH (Selim Prostat Büyümesi) riskini ve kolesterol düzeylerini de azaltmaktadır. Yeşil çay: İçerisinde kanser gelişimini önleyen EGCG adlı bir madde bulunmaktadır. Sarımsak: Dünyada sarımsak tüketiminin fazla olduğu bölgelerde, prostat ve diğer kanser türleri daha az görülmektedir. Önemli sebzeler: Lahana ve hardalgiller grubundan olan brokoli, brüksel lahanası, lahana, karnıbahar ve şalgam gibi sebzeler, kanser yapıcı maddelerin etkisini azaltıcı kimyasallar içermektedir. Bu besinlere ek olarak kanserden korunmak için, düşük yağlı diyet önerilmektedir. 50.000 erkeği kapsayan bir çalışmada, fazla yağ tüketen erkeklerde prostat kanseri riski, daha az yağlı beslenenlere göre %80 fazla bulunmuştur. Bununla birlikte, kırmızı et tüketen erkeklerdeki prostat kanseri riskinin, beyaz et ve balık tüketenlere göre daha fazla olduğu bilinmektedir. İ.Ü. Hasta Okulu Yayınları
Prostatite
Prostatite dikkat; tanı ve tedavisi zordur Prostatit, erkeklerin sıkça karşılaştığı bir prostat problemidir. Bazı tahminlere göre genital veya üriner problemlerle doktora giden erkeklerin 1/4'ünde neden prostatittir. Bu durum sadece sık olmayıp aynı zamanda tanısı ve tedavisi zordur. Hattat Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı Cerrahpaşa Tıp Fak. Androloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat yazdı. Prostatit, prostat bezi inflamasyonu için kullanılan genel bir terimdir. İnflamasyon enfeksiyon veya bezi irrite eden başka bir faktöre bağlı olabilir. Hastalık hakkında çoğu şey açık olmamakla birlikte kesin tedavi için doğru tanının gerekliliği açıktır. Çünkü prostatit en az üç formla ortaya çıkabilir:
Akut bakteriyel prostatit
Hastalığın en az yaygın fakat en ciddi formudur. Ciddi ve sıklıkla ani semptomlara neden olan prostat bezi enfeksiyonu nedeniyle oluşur. Bu semptomlar şunlardır. - Ateş - Üşüme - Grip benzeri durum - Sırtın alt kesimi ve genital bölgede ağrı - İdrar yaparken ağrı ve yanma - İdrar yapma esnasında mesaneyi tam boşaltmam hissi - Sık ve acil idrar yapma ihtiyacı - Kanlı idrar - Ağrılı ejekülasyon Üriner trakt veya kalın barsaklarda sık bulunan bakteriler prostatitin bu tipinden sıklıkla sorumludur. Eğer semptomlarınız ciddiyse iyileşe dek birkaç gün hastanede kalmanızı gerektirebilir. Çünkü akut bakteriyel prostatit idrar yapamama ve kan dolaşımına enfeksiyon yayılması (bakteriyemi) gibi ciddi problemleri içerebilir, bir doktora görünmenizi gerektirecek kadar önemlidir.
Kronik bakteriyel prostatit
Bu durum da bir bakteriyel enfeksiyon nedeniyle olur. Her ne kadar akut prostatin aksine semptomlar tipik olarak yavaş gelişse ve daha az olsada şunları içerebilir. -Sık idrara çıkma -Ani veya zorlu idrar yapma durmu -İdrar yaparken ağrı yanma - Nictüri - Sırtın alt kısmı ve genital bölgede ağrı - Azalmış idrar akımı - Ara ara semende kan görülmesi - Ağrılı ejekülasyon Hafif ateş - Rekürren mesane enfeksiyonu Kronik bakteriyel enfeksiyona neyin neden olduğu açık değildir. Akut bir enfeksiyon gibi üriner traktınızdaki bakterilere bağlı olabilir. Diğer nedenler mesane veya kan enfeksiyonuna bağlı olabilir. Enfeksiyon travmayı veya genellikle katater gibi bir enstrümanın üriner traktınıza sokulmasını takip edebilir. Doktorların üriner katater sonrası rutin olarak antibiyotik yazmalarını sebebi budur. Bazen prostat bezinde kalsifiye taşlar oluşup bakterileri çekebilir. Nadire enfeksiyon bakterilerin toplanacağı bir alana neden olan altta yatan bir prostat strüktürel defektine bağlı olabilir. Prostatin bu formu genellikle kroniktir çünkü enfeksiyonun temizlenmesi güçtür. Alınan antibiyotiklerin prostat dokularına yayılması uzun zaman gerektirir.
Kronik non-bakteriyel prostatit
Çoğu erkekteki görülen prostatit tipi budur. Ne yazık ki tanı ve tedavisi en zor prostatit tipi budur. Hastalığı tamamen ortadan kaldırmaktan ziyade semptomların rahatlatılması ana amaç olmalıdır. Kronik Non-bakteriyel prostatitteki semptomlar kronik bakteriyel prostatitle hemen hemen aynıdır. Fakat bu tipte doktorunuz idrarınızdaki veya prostat bezi sıvınızda bakteri tespit edemez. Ancak idrar örneklerindeki lökositler inflamasyon varlığını işaret eder. Nedeninin bilinmiyor olması tanı ve tedavisinin zor olmasına yol açmaktadır. İnflamasyonu tetikleyen bir takım teoriler de ileri sürülmüştür.
Bunlardan bazıları: Seksüel aktivite: Üretrit veya cinsel yolla geçen gonore, klamidya gibi bir enfeksiyonu olan seksüel olarak aktif genç erkeklerde kronik nonbakteriyel prostatit daha sık gelişir. Bazı erkeklerde cinsel ilişki sıklığının azalması iyileştirici bir faktör olabilir. Diğer enfeksiyöz ajanlar: İnflamasyon, günümüz teknikleriyle saptanamayan diğer ajanlara bağlı olabilir. Anksiyete veya stres: Bu durum idrar akımını kontrol eden üriner sfinter kasının kasılmasına neden olur. Bu kaslar mesane ve rektumu destekleyen pelvik taban kaslarıdır. Kasılmalar, kasların düzemli gevşemelerini önler ve üretradaki idrarın prostata geri dönüp bez dokusunu irrite etmesine neden olur. İdrarını bitirme ve yeniden başlama: Bazı erkekler idrar yaparken sık sık durup tekrar başlarlar. İdrar akımını durdurmak üretradan prostat eri idrar kaçışına neden olur ve buda prostatı irrite eder. Ağır kaldırma: Mesane doluyken ağır kaldırma idrarın prostata geri kaçışına neden olur. Meslek: Kamyon şoförlüğü gibi meslekler kronik non bakteriyel enfeksiyonla ilişkili olabilir. Bazı aktiviteler: Bisiklete binme veya jogging gibi aktiviteler bezi irrite edebilir.
BİTKİSEL TEDAVİ
Prostat Büyümesi İçin Bulunması Gereken Şifalı Bitkiler:
Maydanoz, Nohut, Arpa unu, Papatya, Ayrık otu, Bal
Hazırlanış Şekli:
* Kurutulmuş maydanoz, haşlanmış nohut suyunda demlendikten sonra süzülür. Süzülerek elde edilen karışım, tatlandırılmadan ve tedavi süresince günde üç fincan içilir.
* Arpa unu, melhem kıvamına gelinceye kadar bal ile yoğrulur. Hazırlanan macundan nohut iriliğinde haplar yapılır. Hazırlanan bu haplar, tatlandırılmış papatya şerbe-tiyle günde üç-beş tane yutulur.
* Kurutulmuş ayrık kökü, dövülerek ezilir. Hazırlanan toz beş dakika süreyle suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen sıvıya, şerbet kıvamına gelinceye kadar bal ilave edilerek karıştırılır. Hazırlanan bu şuruptan, yemeklerden sonra bir fincan içilir.
Bitki:
* sakız kabağı
alm Kürbis
İng pumpkin
lat Cucurbita pepo L. convar. citrullinina GREB. var. styriaca GREB.
Drog:
* sakız kabağı çekirdeği: kurutulmuş olgun tohumları ve bundan hazırlanan yeterli dozda preparatlar (E Komisyonu).
alm Kürbissamen
ing pumpkin seed
lat Cucurbitae peponis semen
Sınıfı:kabakgiller/cucurbitaceae
Endikasyonları (=kullanıldığı yerler):
- Mesane irritasyonu oral (E Komisyonu*)
- Prostat büyümesi (benign prostat hiperplazisi) oral (E Komisyonu*)
- Yatak ıslatma (enuresis) oral
- E Komisyonu (Kommission E: Almanya Sağlık Bakanlığının bitkisel preparatların hazırlanması ve ruhsatlandırılmasından sorumlu komisyonu) bu drogla ilgili monografisinde klinik çalışmalara dayanarak bu endikasyona yer vermiştir.
Bir yıllık sarılıcı bitki. Meyvası silindirik, beyazımtırak, etli kısım beyazımsıdır. Haziran-eylül aylarında çiçek açar. Tohumları 18-20 mm uzunluk ve 8-12 mm genişlikte, beyaz ve sert kabuklu, oval biçimli tanelerdir.
Anadolu'da bol miktarda yetiştirilir ve sebze olarak kullanılır.
Türkiye'de bazı cucurbita türlerinin:
Cucurbita maxima Lam. (helvacı kabağı, kestane kabağı),
Cucurbita moschata Lam. Poiret (bal kabağı),
Cucurbita pepo L. (sakız kabağı)
dış kabuğu soyulmuş olgun ve taze tohumu (Semen Cucurbitae excorticatum) kullanılır.
Oysa tedavide kabak çekirdeğinin sadece özel olarak yetiştirilen ve hazır preparat olarak satılan tıbbî türü olan Cucurbita pepo L. convar. citrullinina GREB. var. styriaca GREB. kültür türünden özel tıbbî kabak kullanılmalıdır. Aksi halde sabit ve yeterli etken madde konsantrasyonlarına ulaşılamaz.
Cucurbita maxima LAM. (helvacı kabağı, kestane kabağı): meyvası küremsi veya basık küremsi, üzeri dilimli, pürtüklü veya düz, kirli sarı veya kırmızımtırak renklidir. Etli kısım sarı-turuncudur. Türkiye'de yaygın olarak yetiştirilir. Genellikle tatlı yapılarak yenilir.
Cucurbita moschata Lam. POIRET (bal kabağı): meyvası kalın ve silindirik, üzeri genellikle düzgündür. Etli kısım sarı-turuncudur. Anadolu'da az miktarda yetiştirilir.
ısırganotu ve yaprağı, ısırgan kökü
Bitki:
ısırgan (cımcar, dalagan, dancakotu, dızlağan/Kayseri, dikenli ısırgan, gezgez, gidişkenotu)
alm grosse Brennessel, kleine Brennessel = Garten-Brennessel
ing stinging nettle
lat Urtica dioica L. (büyük ısırganotu),
Urtica urens L. (küçük ısırganotu),
bunların hibridleri
Drog:
* ısırganotu ve yaprağı: çiçek zamanı toplanmış, taze veya kurutulmuş topraküstü kısımları veya yaprakları.
ısırgan kökü: bütün, kıyılmış ya da toz haline getirilmiş kök ve rizomları.
Bunlardan hazırlanan etkili dozda preparatlar (E Komisyonu, ESCOP, WHO).
alm Brennesselkraut/-blaetter, Brennesselwurzel
ing stinging nettle herb and leaf, stinging nettle root
lat Urticae herba et folium, Urticae radix
Endikasyonları (=kullanıldığı yerler): - Artritler (iltihabi-romatizmal eklem hastalığı) oral, haricen (E Komisyonu*, ESCOP**)
- Artrozlar (dejeneratif-romatizmal eklem hastalığı) oral, haricen (E Komisyonu*, ESCOP**)
- İdrar yolları enfeksiyonları oral (E Komisyonu*, ESCOP**)
- İdrar yolları taşları (urolithiasis) oral (E Komisyonu*)
- Prostat büyümesi (benign prostat hiperplazisi) oral (E Komisyonu*, ESCOP**, WHO***)
E Komisyonu (Kommission E: Almanya Sağlık Bakanlığının bitkisel preparatların hazırlanması ve ruhsatlandırılmasından sorumlu komisyonu),
** Avrupa Bilimsel Fitoterapi Kooperasyonu (The European Scientific Cooperative on Phytotherapy=ESCOP) ve
*** Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation, WHO)
bu drogla ilgili monografilerinde klinik çalışmalara dayanarak bu endikasyona yer vermişlerdir.
Mayıs-ağustos (haziran-ekim) ayları arasında çiçek açar. Haziran-ağustos ayları arasında yaprakları toplanır. Yapraklar 2-4 cm uzunlukta, oval veya kalp biçiminde, tüylü olup taze iken deri ile temas edince deride kızartı ve yanma yapar.
* Urtica dioica L. (büyük ısırganotu): boyu bazan 1 m'yi geçen, çok yıllık, dioik otsu bitki. Yapraklar koyu yeşil, saplı, dişli kenarlıdır.
* Urtica urens L. (küçük ısırganotu): boyu 60 cm'ye kadar olan, bir yıllık, monoik otsu bitki. Yapraklar açık yeşil, saplı, dişli kenarlıdır.
Türkiye'de yetişir. Büyük ısırganotu yaygın bir türdür, yapraklı dalları ilkbaharda İstanbul pazarlarında satılmakta ve sebze olarak kullanılmaktadır. Küçük ısırganotu duvar kenarları ve harabeliklerde bol yetişir.
ing. stinging nettle root
alm. Brennesselwurzel
E Komisyonu (Kommission E: Almanya Sağlık Bakanlığının bitkisel preparatların hazırlanması ve ruhsatlandırılmasından sorumlu komisyonu),
Avrupa Bilimsel Fitoterapi Kooperasyonu (The European Scientific Cooperative on Phytotherapy=ESCOP) ve
Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation, WHO)
bu drogla ilgili monografilerinde klinik çalışmalara dayanarak bu endikasyona yer vermişlerdir.
Büyük ısırganotu (Urtica dioica L., ing. stinging nettle, alm. grosse Brennessel) ve küçük ısırganotu (Urtica urens L., ing. stinging nettle, alm. kleine Brennessel = Garten-Brennessel) Türkiye'de yetişir. Büyük ısırganotu yaygın bir türdür, yapraklı dalları ilkbaharda İstanbul pazarlarında satılmakta ve sebze olarak kullanılmaktadır. Küçük ısırganotu duvar kenarları ve harabeliklerde bol yetişir.
Bütün, kıyılmış ya da toz haline getirilmiş kök ve rizomlar.
Çay (dekoksiyon=kaynatma): İki kahve kaşığı kaba toz ısırgan kökü üzerine 1 fincan soğuk su dökülür, kaynayıncaya kadar ısıtılır ve 1 dak kaynatılır. Üstü kapalı olarak 10 dak kadar demlenip süzülür. Günde birkaç kez birer fincan içilir.
Kurutulmuş olan droglar tedavi özelliklerini genellikle bir yıl muhafaza edebilmektedirler. Bu nedenle toplama tarihi üzerinden bir yılı geçmiş olan droglar tedavi amacıyla kullanılmamalıdır. Bir yıllık zaman içinde de drogun etkisini kaybetmemesi için drog serin, kuru ve karanlık bir yerde, teneke kutu veya cam kavanoz içinde saklanmalıdır. Plastik torbalar drogların muhafazası için uygun değildir.
Etkili bir tedavi için polisakkaritler ve Urtica aglütininlerince zengin ekstreler kullanılmalıdır. Drog uzun süreli kullanıma elverişlidir.
Bitkisel prostat ilâçları sadece
Alken 1: tahriş belirtileri (ağrılı idrar yapma, sık idrar yapma, muhtemelen gece idrar çıkma, idrar akımında zayıflama, idrar akımının geç başlaması) ve
Alken II: idrar retansiyonu (=idrarın mesanede birikip bir kısmının çıkarılamaması) devrelerinin
tek başına belirti giderici (yani iyileştirici değil, sadece şikayet giderici) tedavisine yararlar.
Alken III. devrede (dekompansasyon devresi) fitoterapinin yeri yoktur.
İdrar çıkarmayı etkileyen bitkisel ilâçlar antiflojistik (=iltihaba bağlı reaksiyonu giderici), ödem gelişimini önleyici ve yerel damarlardaki kan birikimini giderici olup, prostat büyümesini ortadan kaldırmaksızın, büyüyen prostata bağlı şikâyetleri düzeltirler. Bu nedenle düzenli ürolojik kontrol şarttır. Fitoterapiye başlamadan önce prostat karsinomu tanısı bertaraf edilmiş olmalıdır. Semptomların şiddetlenmesi, düzelmemesi, idrarda kan görülmesi, akut idrar retansiyonu (=idrarın mesanede birikip çıkarılamaması) hallerinde ürolojik muayene gereklidir. Erken tanıda rektal (=makattan) muayene, ultrason muayenesi ve kan PSA (prostat-spesifik antijen) seviyesinin saptanması yol göstericidir.
Sentetik prostat ilaçlarından farklı olarak bitkisel ilâçlar prostat hacmini azaltmazlar ve şikayetleri hemen gideremezler.
Alıntıdır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder